Hiç karaya çıkmadan, tek başınıza kaç gün denizin ortasında kalabilirsiniz?
Peki, ya okyanusun ortasında, 23 metrelik bir yelkenlide tek başınıza dev dalgalara karşı mücadele etmeniz gerekse, fırtınanın ortasında oto pilotunuz bozulsa, yelkenlinizi bir anda öldürücü buzullarla çevrelenmiş bulsanız, teknenizin direğine yıldırım düşse ?.
Bu sözcükler kulağınıza ürkütücü, heyecanlı bir filmden alınmış sahneler gibi geliyor değil mi?
Ama bunlar film kareleri değil, Dee Caffari?nin inanılmaz başarısından kesitler.
Dee Caffari, tek başına yelkenlisiyle rüzgara ve akıntıya karşı hiç durmaksızın dünyayı dolaşan ilk kadın denizci.
Yüzyılımızın yaşayan kahramanı, cesaret ve azmin simgesi Dee Caffari?nin yaşamını okurken zaman zaman ürperdim. Kendimi onun yerinde düşlemeye çalıştım, başaramadım.
Dee Caffari, beni öylesine heyecanlandırdı ki, kendi sınırlarını aşarak, henüz otuzüç yaşındayken, ismini deniz tarihine altın harflerle yazdırmayı başaran bu yürekli insanı sizlerle de tanıştırmak istedim.
Sonunda Dee Caffari?nin menajeri Jo Uffendell?den , Dee Caffari?nin Bütün Dünya okurlarıyla tanışmaktan büyük mutluluk duyacağını bildiren iletisini alınca sevinçten havalara uçtum. Dee Caffari?nin yaşam öyküsünden hepimizin öğreneceği çok şey var.
Dee Caffari?nin tüm çocukluğu denizle iç içe geçti. Yüzmeyi babasının teknesinin arkasında öğrendi. Daha o yıllarda, kendi yelkenlisi ile tek başına dünya turu yapmanın düşlerini kuruyordu. Ama üniversite eğitimini tamamladıktan sonra meslek olarak denizciliği değil, çok saygı duyduğu öğretmenliği seçti. Bir ortaokulda beden eğitimi öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Deniz aşığı olan babasına sık sık ? Ben kışları kayak yapmak, yazlarımı da yelken yaparak geçirmek istiyorum ? diyordu.
Babasını kaybetmeden kısa bir süre önce babası Dee ?yi karşısına aldı ve ?Bir karar vermelisin ? dedi. ?Düşlerinle ilgili konuşmaya mı devam edeceksin, yoksa çok yaşlanmadan düşlerini gerçekleştirmek için bir şeyler yapacak mısın??
Dee, düşlerinden vazgeçmek istemiyordu. Denizcilikte şansını denemeye karar verdi.
Tüm eğitimleri, kursları tamamlayarak yelken eğitimcisi oldu ve yelken sporcusu olarak çalışmaya başladı.
Doğudan batıya yani akıntıya ve rüzgara karşı ilk dünya turunu 18 kişilik bir ekiple yaptığında, yavaş yavaş kafasında bu yolculuğu tek başına yapma fikri oluşmaya başladı.
İlk kez 34 yıl önce 1971 yılında Sir Chay Blyth dünyayı akıntıya ve rüzgara karşı doğudan batıya teknesiyle tek başına hiç durmaksızın dolaşmayı başarmış ve adını tarihe yazdırmıştı.
Şu ana dek bu yolculuğu dünya üzerinde yalnızca dört kişi başarmıştı ve bu dört kişinin arasında hiç kadın yoktu.
Chay Blyth, Dee Caffari?ye düşlerinden vazgeçmemesini ve bu zorlu mücadeleyi başaran ilk kadın olarak denizcilik tarihinde adını kendi adının yanına yazdırabileceğini söyleyince Dee Caffari kesin kararını verdi.
Çıkacağı yolculuğun ne denli zorluklarla dolu olduğunu çok iyi biliyordu ama insanın istedikten sonra her şeyi başarabileceğine inanıyordu.
120 ile 170 gün arasında sürebilecek bu zorlu yolculuğu başarıyla sonuçlandırmak için yalnızca teknik bilgilere sahip olmak, teknik donanıma sahip olmak yetmiyordu. Tek başına cesarette yetmezdi. Sonuna dek soğukkanlılıkla, sabırla, cesaretle dayanabilmek , en zor anlarda tek başına karar verebilmek için güçlü bir kişilik gerekiyordu.
Sonunda tüm hazırlıklar tamamlandı ve Dee Caffari, 20 Kasım 2005 te İngiltere?nin en büyük sigorta şirketi Aviva?nın sponsorluğunda, tüm elektronik donanımlara sahip, 23 metre uzunluğundaki Aviva adlı yelkenlisiyle İngiltere?den okyanusa açıldı.
Altı ay boyunca hiç durmaksızın akıntıya ve rüzgara karşı inanılmaz bir mücadele verdi. An geldi dağlar gibi dalgaların ortasında oto pilot arızalandı ve yolculuğu erken bitirme tehlikesiyle baş başa kaldı. An geldi, kendisini öldürücü buzullarla çevrelenmiş buldu. Buzulların ortasından geçinceye dek gözünü bir saniye bile kırpmadı, tam 60 saat uykusuz kaldı. Dokuz günde toplam dokuz saat uyuyabildi.
Kimi zaman zorluklar karşısında öfkeyle ağlamak istedi ama okyanusun ortasında, tek başına ağlamanın boşa enerji kaybından başka işe yaramayacağını bildiği için tüm enerjisini sabırla ve soğukkanlılıkla doğru kararlar alarak sorunların üstesinden gelmek için kullandı.
Her şeye kendisi çözüm bulmak zorundaydı çünkü yardıma gelecek başka kimse olmadığını biliyordu.
Yükseğe çıkmayı hiç sevmese de, gerektiğinde yükseklere tırmanması gerektiğini biliyordu.
Teknesinin direğine yıldırım düşünce onarım için tepeye çıktığında, dengesini sağlamaya çalışırken, aşağıda teknesinin otopilot denetiminde tek başına yol almasını izlemek tuhaf bir duyguydu.
23 Ocak Dee Caffari?nin doğum günüydü. Yer, gök masmaviydi. Kendisini mavi bir sonsuzlukta kaybolmuş gibi duyumsadı. Bu öylesine bir yalnızlık duygusuydu ki, en yakın komşularının uzay istasyonundaki astronotlar olabileceğini düşündü.
O gün günlüğüne ? doğum günü partime astronot komşularımı davet ettim ama sanırım davetiyem uzayın boşluğunda kayboldu, böylece doğum günümü tek başına kutlayacağım. Olsun, en azından çikolatamı kimseyle paylaşmak zorunda değilim!? diye yazması, onun içinde bulunduğu koşullarda moralini ne denli yüksek tutabildiğini gösteriyordu.
Tam 178 gün süresince 24 saatte yirmişer dakikalık nöbetler halinde dört saat uyuyabildi.
Yolculuk süresince Dee Caffari ile iletişim bilgisayara yüklenen özel uydu iletişim sistemi ile sağlandı.
Bu süre içinde fotoğraf çekimi için helikopterle yapılan kısa ziyaret dışında hiç insan yüzü görmedi.
Yalnızca iki kez karayı gördü, birincisi Cape Horn, ikincisi ise Yeni Zelanda?yı geçerkendi. Üçüncü kez karayı görüşü ise bitiş noktasındaki İngiltere kıyıları oldu.
Dee Caffari, 178 gün, 17 saat, 55 dakika, 42 saniye boyunca hiç durmaksızın rüzgara ve akıntıya karşı 54.000 km yol alarak, zoru başardı.
Dee Caffari , ?Yaşamda insanın karşısına çıkan pek çok olanak olduğunu öğrendim. Onları seçmek ya da seçmemek sizin elinizde. ? diyor.
Dee Caffari, ortaokul öğretmeni olarak çalışırken, düşlerinin çağrısına uydu ve insanın kendi sınırlarını zorlayarak en zorlu engellerin üstesinden gelebileceğini tüm dünyaya gösterdi.
Şimdi sıra bizim içimizdeki gizli kahramanları bulup, düşlerinin peşinden gitmeleri için yüreklendirmekte.